PRATİK BİLGİLER

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

MUH. STANDARTLARI

Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. RESMİ GAZETE

DUYURULAR

BAĞIMSIZ DENETİM - Şadi ÇETİN

BAĞIMSIZ DENETİM

 

Dünyada muhasebe ve denetim alanında yaşanan skandallar, ülkeleri finansal denetim alanında daha sıkı tedbirler almaya sevk etmiştir. Ülkemizde de denetim alanındaki parçalı yapıyı ortadan kaldırmak, denetimde gerekli olan güven ve kaliteyi sağlamak amacıyla; 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Başbakanlığa bağlı olarak “Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu” kurulmuş ve bu kurum daha sonra bir tezkere ile Maliye Bakanlığı’yla ilişkilendirilmiştir.

Genel olarak bağımsız denetimin amacı, ticari işlemlerin olabildiğince gerçek mahiyetiyle kayıtlara alınmasını sağlamak ve bu kayıtları temel alarak oluşturulan finansal tablolar vasıtasıyla kullanıcılara doğru bilgi sunmaktır.

 

İşte bu amaca ulaşabilmek için; yeni TTK’nda ölçeğine bakılmaksızın sermaye şirketlerinin tamamı için bağımsız denetim mecburiyeti getirilmiş ve bu doğrultuda şirket murakıplığı sistemi kaldırılmıştı.

Ancak, yeni TTK yürürlüğe girmeden önce çıkarılan 6335 sayılı Kanun ile bu mecburiyetten vazgeçildi ve bağımsız denetime tabi olacak şirketleri belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna verildi.

Daha sonra Bakanlar Kurulu, bağımsız denetime tabi olacak şirketleri muhtelif kriterlere göre tespit ve ilan etti. Böylece bağımsız denetim kapsamına giren şirketler 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren (TMS) Türkiye Muhasebe Standartlarını uygulamaya başladılar.

Kapsamına giren şirket sayısının yaklaşık 2 bin 500 (konsoladisyon kapsamındakilerle 3.500) civarında olması ve kapsam dışındaki şirketlerin tamamıyla denetimsiz kalması üzerine, TTK'nun şirketlerin denetimine ilişkin hükümlerinde yeniden değişikliğe gidildi.

Bu kapsamda, “6455 sayılı Kanun” ile TTK’nun 397. Md.’ne bazı fıkralar eklenerek; bağımsız denetime tabi olmayan anonim şirketler ile tarım satış kooperatifleri ve birliklerine denetim zorunluluğu getirildi. Söz konusu denetimin yaptırılmaması halinde, finansal tabloların hiç düzenlenmemiş sayılacağı hükme bağlandı. Bu düzenlemeyle, sayıları 100 bin civarında olduğu tahmin edilen anonim şirketlerin tamamı denetim kapsamına girmiş oldu.

Ancak bu denetimin, nasıl ve kimler tarafından yapılacağı henüz belli değildir. Denetime ilişkin usul ve esaslar Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanacak ve Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenecektir.

Diğer taraftan, yeni Sermaye Piyasası Kanunu’nun 62. Md. ile getirilen düzenlemeye göre; KGK tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetim kuruluşlarının, SPK alanında faaliyet göstermesi halinde, "bunlardan istenecek ilave şartlar SPK tarafından belirlenecektir. Bu şartları taşıyan bağımsız denetim kuruluşlarının listesi kamuoyuna açıklanacaktır. SPK tarafından standart ve mevzuata aykırılıkları tespit edilenler listeden çıkarılacaktır.

Yukarıdaki değişikliklerin içinde öyle biri var ki, sistemi adeta temelden çökertti. Yeni TTK’nın 64/5 maddesinde yapılan bir değişiklikle mükelleflerin defter tutma esası Vergi Usul Kanunu hükümlerine bağlandı. Bu düzenleme baştan beri tasarlanan kurguyu alt üst etti. Halbuki yeni TTK’nın kurgusu içinde böyle bir düzenleme yoktu. Muhasebenin tutuluş biçimi ve bu konuda uygulanan yöntemler, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olarak yapılacaktı. Söz konusu maddenin gerekçesinde; “defterlerin uluslararası finansal raporlama standartlarını yansıtır şekilde hazırlanan Türkiye Muhasebe Standartlarına göre tutulması” şart koşulmuştu.

Buraya kadar özetlemeye çalıştığım, KGK, SPK ve Ticaret Bakanlığı üçgeninde ilerleyen bu süreç, hepimizi çok yakından ilgilendirmektedir. Bağımsız denetimde adeta yapboza dönen değişikler silsilesi, işi içinden çıkılmaz bir hale sokmuştur. KGK’nın baştan beri tasarlandığı şekliyle bağımsız denetim konusunda tek ve en yetkili kurum olma özelliği tartışılır hale gelmiştir. Çünkü artık SPK kendi kurallarını kendi koymaktadır. BDDK’da benzer bir yetkilerle donatılmıştır. Diğer taraftan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın hazırlayacağı yönetmelikte kendine nasıl bir rol biçeceği ve denetimsiz kalan A.Ş.’ler için nasıl bir denetim tasarlayıp Bakanlar Kurulu’nun onayına sunacağı henüz belli değildir. Seçim arifesinde mükelleflere yük getirecek bir düzenleme beklenmemelidir. Yani masrafsız ve formalite bir denetim öngörülürse hiç şaşırmayın.

Dağın öteki yakasına geçmek isteyenler, bütün umudunu bağımsız denetime bağlayanlar, dağ fare doğurmuştur. Malumun ilanı yakındır.

 

Şadi Çetin

05.07.2013