PRATİK BİLGİLER

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

MUH. STANDARTLARI

Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. RESMİ GAZETE

DUYURULAR

KDV Tevkifatının Yapılmamış Olması Halinde...

 

 
KDV TEVKİFATININ YAPILMAMIŞ OLMASI HALİNDE, TEVKİFATA KONU KDV’NİN SATICI TARAFINDAN EKSİKSİZ VE SÜRESİNDE ÖDENECEK KDV OLARAK BEYAN EDİLMESİ DURUMUNDA ÖDENME ŞARTININ ARANMAMASI.
 
 
1.      Gecikme Faizi  ve Gecikme Zammı Nedir?
 
6183 Sayılı Kanunun 51. Maddesi uyarınca; amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı ilgili mevzuat belirlenen oranda gecikme zammı uygulanır. Ay kesirlerine isabet eden gecikme zammı günlük olarak hesap edilir.
 
Vergi Usul Kanununun 112/3 üncü maddesine göre, ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda; dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar; dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır.
 
Gecikme zammı tahsilatı, gecikme faizi tahakkuku geciktirmenin cezasıdır. Faiz esas alacağa bağlı olan feri bir haktır. Anapara olmadıkça faiz de olmaz.
 
2.      KDV Tevkifatı ve Amacı Nedir?
 
KDV tevkifatı uygulaması, teslim edilen mal veya hizmet bedeli üzerinden hesaplanan KDV’nin, teslim veya hizmeti yapanlar tarafından değil, bu işlemlere muhatap olanlar tarafından kısmen veya tamamen vergi sorumlusu sıfatıyla beyan edilip ödenmesidir. KDV tevkifatı uygulamasında amaç devletin KDV alacağını teminat altına almaktır. Bir başka deyişle devlet alacağı KDV’yi bir şekilde garanti altına almak istemektedir. KDV tevkifatı daha çok KDV tahsilatının düşük olduğu sektörlerde uygulanmaktadır.
 
3.      KDV Tevkifatı ve Sehven Yapılan Yanlışlıklara Uygulanan İşlemler:
 
Katma Değer Vergisi Kanununun 9. Maddesi ile “mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanların verginin ödenmesinden sorumlu tutulmasına Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.
 
Maliye Bakanlığı bu yetkisini 117 seri nolu KDV Genel Tebliği ve önceki KDV Genel Tebliğleri ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemek suretiyle kullanmıştır.
 
Konuyla ilgili olarak 117 Seri nolu KDV Genel Tebliğinin 3.4.3.1.3. bölümünde aşağıdaki şekilde düzenleme yapılmıştır.
 
Sorumlu sıfatıyla beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen KDV tutarının satıcı tarafından beyan edilmiş olması halinde sorumlu adına yapılacak tarhiyatta vergi aslı aranmayacaktır.
 
Sorumlu tarafından beyan edilip ödenmesi gerekirken satıcı tarafından beyan edilen KDV'nin ödenmiş olması halinde, bu verginin normal vade tarihinden ödendiği tarihe kadar; söz konusu verginin ödenmemiş olması halinde ise normal vade tarihinden yapılacak tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar gecikme faizi uygulanacaktır.
 
4.      Örnek Olay:
 
Örnek olayda sadece tek bir fatura olsun ve satıcı firmanın düzenlemiş olduğu faturanın detaylarının aşağıdaki gibi olduğunu varsayalım.
 
Fatura Tarihi
Hizmet Bedeli (TL)
KDV Tutarı %18
Toplam Bedel (TL)
31.01.2011
100,00
18,00
118,00
Not: Yukarıdaki tutarlar,  örnek olay kolay anlaşılsın diye özel olarak seçilmiştir. Alt limitler bilerek ihmal edilmiştir.
 
Söz konusu faturanın muhteviyatı iş gücü temini olup, %90 oranında yapılması gereken 16,20-TL KDV tevkifatı sehven yapılmamış ve 2. Nolu KDV beyannamesi alıcı tarafından verilmemiş olsun. İnceleme sonucunda ortaya çıkarılan bu usul hatası nedeniyle alıcı adına tarh edilecek usulsüzlük ve vergi ziyaı cezaları tarhiyat öncesi uzlaşma sonucuna göre alıcı tarafından uzlaşılmış ve ödenmiş olsun.
 
Ancak tevkifat kapsamında olup ta sehven tevkifata tabi tutulmamış olan 16,20-TL KDV’nin tamamı satıcı firma tarafından süresinde (aynı ay içinde) tam ve eksiksiz olarak beyan edilmiş olsun. Bu durumda satıcı firmanın 2011/Ocak ayı KDV Beyanı aşağıdaki gibi olduğunu varsayalım.
 
KDV Matrahı
Hs. Toplam KDV
İndirilecek KDV
Ödenecek KDV
100,00
18,00
1,00
17,00-TL
 
Yukarıda detayı verilen fatura ve beyanname özetinden açıkça görüldüğü üzere, söz konusu hizmet ifasına ilişkin KDV tutarı tam ve eksiksiz olarak satıcı firma tarafından beyan edilmiştir. Satıcı firmanın ilgili ayda başka satışı olmadığından ve beyana konu olan fatura sayısı sadece bir adet olduğundan, faturadaki KDV matrahı ile beyannamedeki teslim ve hizmetlerin karşılığını teşkil eden bedel birbirine eşittir. Aynı zamanda satıcı firma adına tahakkuk eden ödenecek KDV tutarı, tevkif edilmesi gereken KDV tutarından büyüktür.
 
5.      Hazine Kaybının Olup Olmadığı:
 
Yukarıdaki örnek olayla ilgili tespitler açıkça ortaya koymaktadır ki; devletin KDV alacağı tam vaktinde beyan ve tahakkuk ettirilerek teminat altına alınmıştır. Örnek olayın KDV tutarı süresinde ve eksiksiz beyan edildiğinden ve satıcı firmanın ödenecek KDV tutarı tevkifatı gereken KDV tutarından büyük olduğundan her hangi bir hazine kaybı söz konusu değildir. Böylelikle KDV tevkifatı uygulamasından beklenen amaç gerçekleşmiş ve satıcı firmanın beyanı ile devletin KDV alacağı tam ve eksiksiz olarak teminat altına alınmıştır.
 
Örnek olayda KDV uygulamasıyla ilgili usul yönünden bazı eksikler olduğu muhakkaktır. Zaten bu nedenle özel usulsüzlük cezası ve vergi ziyaı cezası uygulanmakta ve alıcı tarafından tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamında ödenmektedir. Dolayısıyla usul yönünden alıcının eksikleri kanunların öngördüğü şekilde cezalandırılmakta ve karşılığını bulmaktadır. Fakat 117 Seri Nolu KDV Genel Tebliğine paralel olarak sonradan ortaya çıkan gecikme faizini anlamak mümkün değildir. Zira hazine açısından ortada gecikmiş bir beyan bulunmamaktadır. Sadece vergiyi doğuran olayın KDV’si alıcı tarafından değil satıcı tarafından beyan edilmiştir. Satıcı firma söz konusu faturada hesaplanan KDV’nin tamamını aynı dönem içinde eksiksiz olarak beyan etmiştir. Satıcı firmanın beyanında 17,00-TL ödenecek KDV beyan edilmiştir.(satıcı firmanın ilgili ay başka satışı yoktur) Diğer taraftan tevkifat konusu KDV tutarı 16,20-TL olarak hesaplanmaktadır. Dolayısıyla KDV tevkifatından beklenen amaç fazlasıyla gerçekleşmiş ve devletin KDV alacağı teminat altına alınmıştır.
 
6.      Sonuç:
 
Yukarıdaki tablolardan ve yapılan açıklamalardan açıkça görüldüğü üzere; herhangi bir hazine kaybı söz konusu değildir. Usul olarak eksik olsa bile sonuç olarak herhangi bir hazine kaybı meydana gelmemiştir. KDV tevkifatından beklenen amaç satıcı firmanın beyanı ile dönem kayması olmaksızın aynı dönem içinde ve tam vaktinde gerçekleşmiştir. Bir taraftan satıcı firmanın tahakkuk etmiş KDV borcuna (eğer ödenmemişse) gecikme zammı uygulanırken, diğer taraftan hatanın yapıldığı tarihten inceleme sonucuna göre yapılan tarhiyattan terkin tarihine kadar alıcı firmaya gecikme faizi uygulanamaz. Yani halk arasındaki tabirle bir koyundan iki post çıkarılamaz, olayın doğası gereği bu mümkün değildir. Aksi takdirde yapılan işlem hakka, hukuka ve adalete uygun olmaz.
 
117 Seri nolu KDV Genel Tebliği’nin  3.4.3.1.3. bölümünde ki; “Sorumlu tarafından beyan edilip ödenmesi gerekirken satıcı tarafından beyan edilen KDV'nin ödenmiş olması” ibaresindeki “ödenmiş olması” şartının kaldırılması gerekir. Bize göre Tebliğin bu kısmı hatalıdır. Hazine kaybı olmamasına rağmen “tebliğdeki ödenmiş olması şartı”nın aranmaya devam edilmesi halinde, KDV tevkifatından beklenen amaç aşılmış olur. O zaman amaç “üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” anlamına gelir.
 
Yukarıdaki örnek olayda; KDV sorumluluğunun alıcı tarafından yerine getirilmemiş olması, hazineye intikal eden (etmesi gereken) toplam vergi tutarında herhangi bir azalmaya sebebiyet vermediğinden, tıpkı vergi aslı gibi gecikme faizinin de aranmaması gerekir. Çünkü satıcı firma bu vergiyi hiç eksiksiz beyan etmiş ve yasal faizi ile birlikte ödemiştir ya da ödemektedir. Yani ortada gecikmiş bir tahakkuk yoktur. Bu nedenle tahakkukun gecikmesine bağlı olarak uygulanan gecikme faizi de uygulanamaz. Eğer satıcı firma söz konusu vergiyi hiç beyan etmemiş olsaydı,  gecikme faizi ancak o zaman hesaplanabilirdi.
 
Nitekim benzer bir olay karşısında, Danıştay 9. Dairesi E.2000/2314, K.2002/4960 sayılı kararında; hurda metal alımı dolayısıyla ortaya çıkan KDV’nin tamamı satıcıya ödendiği (KDV tevkifatı ödevinin yerine getirilmediği) gerekçesiyle alıcı firma aleyhine yapılan tarhiyat, satıcının söz konusu KDV’yi beyan etmediği yolunda bir tespit bulunmadığı ve bu nedenle vergi ziyaının kesin şekilde ortaya konmadığı gerekçesiyle terkin edilmiştir.
 
Faiz esas alacağa bağlı feri bir haktır. Dolayısıyla anapara olmadıkça gecikme faizi de olamaz. Bu nedenle hazine kaybı olmadığı sürece 117 Seri Nolu KDV Genel Tebliği’ne istinaden gecikme faizi hesaplanmaması gerekir. Söz konusu tebliğin bu açıdan tekrar değerlendirilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.